Kılıç Elektrik
Eriş Organizasyon (Sol 3)
Ata Fırın
Yaman Teknik (Sol 6)
Tonguçlar (Sağ 1)
Dinç Mühendislik Masaüstü
kocyigit (sağ blok 3)
Naturel Piknik (Sağ 4)
Dönmez İnşaat (Sağ 5)

Yaşam

17 Ağustos Deprem Şehitleri Yarın Anılacak

Marmara’yı sarsan 17 Ağustos depreminin üzerinden 12 yıl geçti, ama izleri hala silinmedi

16 Ağustos 2011 Saat: 00:05
YORUM YAPTavsiye EtYazdır

Bu haber 7.679 kez okunmuştur

17 Ağustos Deprem Şehitleri Yarın Anılacak
17 Ağustos Deprem Şehitleri Yarın Anılacak

17 ağustos 1999 depremikandiraninsesi 18 bine yakın can alan, yüz binlerce kişiyi evsiz bırakan 17 Ağustos Depremi`nde yaşamını yitirenler, felaketin 12`nci yıldönümünde yarın akşamı başlayıp, 17 Ağustos günü de sürecek olan bir dizi etkinlikle anılacak. 17 BİN 480 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ Merkez üssü Gölcük olan ve 17 Ağustos 1999 günü saat 03.02`de meydana gelen, herkesi uykuda yakalayan, Richter ölçeğine göre 7.4 büyüklüğündeki deprem, Kocaeli`nin yanı sıra Sakarya, Yalova, İstanbul, Düzce illeri olmak üzere tüm Marmara bölgesini etkiledi. Resmi kayıtlara göre Kocaeli`nde 9 bin 477, Sakarya`da 3 bin 891, Yalova`da 2 bin 504, İstanbul`da 981, Bolu`da 270, Bursa`da 268, Eskişehir`de 86 ve Zonguldak il sınırı içinde de 3 kişi olmak üzere toplam 17 bin 480 kişinin can verdiği büyük felakette yüz binin üzerinde insan da evsiz kaldı. Yaklaşık 24 bin kişinin yaralanmasına, çok sayıda kişinin sakat kalmasına neden olan depremde sadece Kocaeli Bölgesi`nde 17 bine yakın bina depremin ilk dalgasında çöktü. 91 bin konut orta hasar, 102 bin 822 konut az hasar gördü. 14 bin 133 işyeri hasar gördü. Yaklaşık 45 bin prefabrik konut yaptırıldı. 150 binin üzerinde vatandaş kalıcı konutlar yapılana kadar prefabrik ve çadırlarda yaşadı. DAVALAR DÜŞTÜ Depremden sonra, binaların fenni sorumluları ile müteahhitlerin yasal sorumlulukları yıllarca tartışma konusu oldu. Açılan davalar belirsizlik nedeniyle uzun süre sonuçlanmayınca, 7.5 yıllık yasal süre 2008 yılı Şubat ayında doldu ve zaman aşımı nedeniyle karara bağlanamadan düştü. Kocaeli`nde açılan 900 davadan sadece 60`ı mahkumiyetle sonuçlandı. Bunların büyük bölümü para cezasına çevrildi. Sadece 9 kişi de hapis cezasına çarptırıldı. ANMA TÖRENLERİ Depremde hayatını kaybedenler için Kocaeli`nin merkez ilçesi İzmit ile depremin merkez üssü olanGölcük ağırlıklı olmak üzere birçok yerleşim biriminde anma etkinlikleri gerçekleştirilecek. Gölcük`te 16 Ağustos Salı akşamı gerçekleştirilecek olan anma etkinliklerine bilim adamları da katılacak. Buradaki tören saat 03.02`ye kadar sürecek ve her yıl olduğu gibi o satte saygı duruşunda bulunulup denize de çelenk bırakılacak. Aynı akşam saat 18.00`de de İzmit`te Türkiye Mimar ve Mühendisler Odası `Depreme Duyarlılık Yürüyüşü` gerçekleştirecek. 17 Ağustos Çarşamba günü ise Gölcük`te Donanma Komutanlığı`nda da depremde hayatını kaybeden askerler için yapılan Deprem Şehitleri Anıtı`nda anma töreni gerçekleştirilecek. İlçe`deki 17 Ağustos Mezarlığı`nda da mevlid okutulacak. GÖLCÜK`TE ONARILAN BİNALAR BÜYÜK SORUN 17 Ağustos Marmara Depremi`nin merkez üssü olan ve depremde en fazla can ve mal kaybı meydana gelen Gölcük İlçesi Belediye Başkanı AK Partili Mehmet Ellibeş, ilçenin yaklaşık 3`te birinin yıkılmasına rağmen 12 yıllık süre içinde toparlandıklarını anlattı. Ancak ilçede şu anda en fazla 3 katlı binaya izin verilirken, depremden önce yapılan bazıları 9 katlı olan ve hasar alan veya onarılan binaların büyük sorun olduğunu söyledi. BİZİ DERİNDEN YARALADI Kendisi de Gölcük`te birçok yakınını kaybeden Gölcük belediye Başkanı Mehmet Ellibeş, 17 Ağustos Depremi`nin sıradan bir afet olmadığını belirterek şöyle dedi: "Biz depremi `bir süre sallanır sonra sokağa inilir beklenilir ve eve girilir` diye bilirdik. Ama 1999`da yaşadığımız bu deprem bizi derinden yaraladı. Zeminin çökmesiyle karaya gelen deniz suları, suyun altında kalan binalar ve alt yapısı ile üst yapısıyla tamamen tahrip olmuş Gölcük asrın felaketini yaşadı." 12 BİN 500 BİNA YIKILDI O günden bugüne kolay gelinmediğini söyleyen Mehmet Ellibeş, Gölcük`te 12 bin 500 binanın yıkıldığını, 3 bin civarında da işyerinin yerle bir olduğunu belirterek şöyle devam etti: "Sağlık kuruluşları, okul binaları hasar gördü. Eğitim ve öğretim yapılamaz hale geldi. Tedavi hizmetleri aksadı. Binalar olmayınca, barınma büyük bir problem olarak ortaya çıktı. Barınma, gıda ve beslenme önemli sorunlar yarattı. Telafisi mümkün olmayan yaralar açtı. Karamsar bir tablo vardı Gölcük`te. Gölcük ayağa kalkmaz bir daha toparlanmaz, toparlasa bile burada kalan insanların düşüncesi yıllar alır şeklindeydi." GİDENLER DÖNMEYE BAŞLADI Mehmet Ellibeş, depremden önce beldeler hariç ilçe nüfusunun resmi olarak 76 bin olduğunu, depremden sonra büyük göç yaşandığını ve nüfusun 50- 55 bine kadar düştüğünü anlattı. Ellibeş gidenlerin daha sonra dönmeye başladığını belirterek şöyle konuştu: "İnsanlar yeniden dönmeye başlayınca ciddi bir konut açığı ortaya çıktı. O günlerde devletimiz kalıcı konut adı altında 5 bin 500 civarında konut yapmıştı. İlk etapta afetzedelere konutlar dağıtıldı. Sürekli geri dönüş olunca konut ihtiyacı da net olarak ortaya çıkmaya devam etti. Biz TOKİ ile 856 konutluk bir çalışma yaptık. Bunun haricinde özel kişi ve kuruluşlar orta direğe hitap edecek konutlara hız verdiler. Halen de devam ediyor. Sıfırlanmasa da konut ihtiyacı doyuma yaklaşıyor." VATANDAŞ KAT ARTTIRIMI İSTİYOR Depremden önce 9 kata kadar ruhsat verildiğini ve depremden sonra ise fazla kata izin vermediklerini belirten Başkan Ellibeş, "Depremden sonra kesinlikle 3 kattan fazla yapıya izin vermedik. Vatandaşların talepleri bu doğrultuda oluyor. 4- 5 kat istiyorlar. Biz kat arttırımına kesin olarak izin vermiyoruz. Gölcük`ün siluetinin bozulmaması ve insanların daha sağlıklı konutlarda oturması için 3 kat ve çatı katıyla birlikte 3.5 kata izin veriyoruz" dedi. ESKİ ÇOK KATLI BİNALAR BÜYÜK SORUN Gölcük`te çok katlı binaların büyük sorun olduğunu, daha önce bunların traşlanarak 3- 4 kata indirilmesi için proje hazırlandığını, ancak maliyet ve hak sahipliği kargaşası nedeniyle bundan sonra vazgeçildiğini anlatan Mehmet Ellibeş sunları söyledi: "Gölcük`te 8- 9 katlı olup yıkılmayan binalar da var. Onun bitişiğinde bina yıkılmış, arsa boş. Ruhsat talebinde bulunan vatandaşa 3 kata izin veriyoruz. Bu sefer 3 katlı binada oturan insanlar yanlarında bulunan gökdelen gibi binalardan huzursuz oluyor. Yapılacak birşey var. O çok katlı binaların belli katlarının kesilerek sayısının indirilmesi gerekir. Depremin hemen akabinde gündeme gelmişti bu konu. 980 bağımsız daire ortaya çıkmıştı yıkılması gereken. Koalisyon hükümetimiz o dönem bir irade ortaya koyup bu binaların yıkılıp vatandaşlara kalıcı konut verilmesi konusunda ön çalışma başlatmışlardı. Sonucunda vaz geçildi. Devletimize ekonomik olarak yük getireceği gerekçesiyle o dönem vaz geçildi. Şimdi de fazla yapabilecek birşey yok çok. katlı binalar yaşamını devam ettiriyor." UMUDUMUZU YİTİRMEDİK Marmara depreminde oturdukları evin çökmesi sonucu enkaz altında kalan Osman- Nilgün Karamert 12 yıldan bu yana depremden sağ kurtulduğuna inandıkları ve şu anda 18 yaşına basan Gözde ismindeki kızlarını arıyor. Yıllardan bu yana feryadını kimseye duyuramadığını öne süren Nilgün Karamert 12 yıldan bu yana kızını aramaktan bitkin düştüğünü yine de ümitlerini hiçbir zaman yitirmediklerini belirterek biran önce yetkililerin kendisine sahip çıkması istedi. Marmara depreminde yerle bir olan Gölcük Kavaklı Mahallesi`nde bulunan Uslu Apartmanı`nda yakalanan Osman Karamert 14 saatte eşi Nilgün Karamert ise 12 saat sonra enkazdan yaralı olarak çıkartıldı. Depremde 6 şu anda 18 yaşında olan Gözde Karamert adlı çocukları kayıplara karıştı. Komşularının denizci bir teğmenin Gözde`yi hastaneye götürdüğünü söylemesi üzerine tüm aramalarına rağmen Gözde`ye ulaşamadı. TELEFONLA GELEN İHBAR İstanbul`dan bir kadının 3-4 yıl önce kendisini telefonla arayarak Gözde isminde bir çocuğu deprem döneminde ağabeyinin aldığını söylediğini belirten Nilgün Karamert, "Aynı Gözde olabilir diye beni bilgilendirdi. Ben de Cumhuriyet Savcılığı`na başvurdum. Ne yazik ki dava 1 yıldır çözülemedi. Sürekli araştırma yapıldığı söyleniyor. 12 yıldır bekliyorum, çıkıp bir açıklama yapsınlar. Yoksa, `Yok` desinler. Hergün beklemek beni kahretti. Ben evladımı istiyorum ve bu feryatlarıma kimse kulak vermiyor" dedi. Bir polis ekibinin kızını bulmak için araştırma yapmasını isteyen Karamert, "Başbakanımız, valimizden yardım istedim. Çocuğumun seçim kağıdı eve geldiğinde gözyaşlarıma hakim olamadım. Çocuğumun seçim kağıdını yolluyorsunuz da bu çocuğun nerede olduğunu neden bulamıyormusunuz? 5-10 polis bunu araştırsaydı çok mu zordu? O kadar karmakarışık duygular içersindeyim ki. İki çocuğum var ama sağlıklı değilim artık" diye devam etti.
       

YORUMLAR

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Kandıranın Sesi, Haberin Doğru Adresi Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız
Yukarı ↑