Kılıç Elektrik
Eriş Organizasyon (Sol 3)
Ata Fırın
Yaman Teknik (Sol 6)
Tonguçlar (Sağ 1)
Dinç Mühendislik Masaüstü
Naturel Piknik (Sağ 3)
Dönmez İnşaat (Sağ 4)
Ünal CANKURT
Ünal CANKURT

Seni sen değil seni halk anlatsın

29 Temmuz 2009 Saat: 00:26
YORUM YAPTavsiye EtYazdır

Bu yazı 2.403 kez okunmuştur

İnsanları değerlendirirken çok çeşitli kriterler kullanılabilir. İyi-kötü, eğitimli-eğitimsiz, köylü-şehirli, arif-cahil, güzel-çirkin vb. birçok kriter kullanılabilir. Ancak en yaygın olarak kullanılan kriter iyi-kötü kriteridir diye düşünüyorum. Fakat bu kriter bence eksiktir. Yani iyi-kötü arasında her zaman bir gri alan olmalıdır. Çünkü mutlak iyi veya mutlak kötü diye bir sınıflandırma insanın doğası gereği yetersizdir. Hatta imkansızdır da. Bir insan iyidir ama bazı yanlışları olabilir veya bir insan kötüdür ama bazı iyi yönleri olabilir. Biz değerlendirmemize iyi-kötü kriterini biraz ileriye taşıyarak herkesin sevdiği-herkesin nefret ettiği kriteriyle devam edelim Çünkü bu kriter de iyi-kötü ölçütünün izdüşümü niteliğinde bir değerlendirmedir. Herkesin iyi dediği ve sevdiği bir insan olmak mümkün mü? Bu soruya cevap vermek bunun zıttı olan herkesin nefret ettiği kişi olmaya cevap vermekten daha zordur. Ancak ikincisinin anlamı da ilkine verilecek cevapla vuzuha kavuşacaktır. Çünkü herkesin sevdiği kişi olmak hem çok zor hem de imkansız gibidir. Ancak bu zorluğa rağmen başarabilenler vardır. Peki imkansızı başarmak mümkün mü? Pratikte tabi ki mümkün değil. Öyleyse bu insanların yaptığı ne? Tamamen yaradılışa ve insan fıtratına aykırı bir tavırla, mümkün olmayanı kendi kişiliklerinden taviz vererek ve de insanlara karşı riya göstererek sanki bunu başarmışlar gibi yapmaktadırlar. Bu şekilde insanların sevgisini kazanmaktadırlar. Peki bu insanlar nasıl bir karaktere sahipler? Yani hem riyakarlık yapacak hem karakterinden taviz verecek hem de çok iyi insan olacak. Tezat değil mi? Bunlar. Bir dostum demişti ki “Adam o kadar alçak, o kadar alçaktı ki, bir tek düşmanı bile yoktu." Sizin de çevrenizde vardır bu türden kişiler... Herkesle iyi geçinirler... Sürekli gülen yüzleri vardır... Kibardırlar, medenidirler... Sürekli hal-hatır sorarlar... Özetle, "Yedi dünya ile barışık insan" diye tanımlanır bu kişiler... Hiç tartıştıklarını görmezsiniz... En yakın dostlarına bile "kötü haber verip kötü kişi olmaktan" korkup "dostça uyarıcılık" görevlerini de yapmazlar. Olumsuzluk ortaya çıktığında da, "vay anasını" diyerek hayret ifade ederler. Bu tür insanlar, ayakta kalmalarını, herkesle iyi geçinmeye borçlu olduklarından... Kendileri için dahi kavga etmezlerken, çevrelerindeki insanların hakları, hukukları için kıllarını bile kıpırdatmazlar. Kendilerinden başka kimseye yararları yoktur. Hoş onlar kendilerine yararları olduğunu .düşünürler ama gerçekte değildir. Günlük kazanımlardır onların edindikleri; kalıcı değildir, garantisi yoktur ve asıl korkuları bundandır. Zira, dayandıkları güçlerin iki dudağı arasındadır varlıkları... Kendilerine zerre kadar güvenleri yoktur. Ve bu kişileri biraz yakından tanıdığınızda, acırsınız..! Karşınızda içleri kararmış, sürekli "yarın korkusu" yaşayan, mutsuz insanlar görürsünüz. Yüzlerindeki tebessüm, sadece bir maskedir. Genelde korkaktır bu insanlar. Mücadele etmekten kaçıp, sinsice çalışıp kulis yapmayı ve bu yolla tırmanmayı tercih ederler. Sizin gözlerinizin içine bakamazlar. Bakıyormuş gibi yapıp göz kaçırırlar. Bir şey isteyeceksiniz diye korkarlar. Özünde menfi insan olduklarından "evet" dememeye koşullanmışlardır. Ancak, "hayır" dedikleri için ileride zarar görebileceklerini düşünüp, adeta bucak bucak kaçarlar sorunlu insanların bölgesinden... Hesap, hesap, hesap yaparlar hep... Ve sadece kendileri için hesap kitap yaparlar. Tavşan pisliği gibi olduklarından. Ne kokar ne bulaşır yapılarından ötürü "zararsız" sayılıp, kolayca hiç haketmedikleri yerlere de gelebilirler. Bu türden insanlar, kamuda da vardır, özel •; sektörde de... Siyasette de rastlanır bu türden insanlara... Bakar bakar şaşarsınız: Yahu bu adamda ne var da sürekli sevilir? Ya da özel sektörde, bürokraside. Şu sinameki adam, selam vermeye, yerinden kalkmaya, tuvalete gitmeye korkar ama hep iyi makamlardadır! Özetle... Düşmanınızın olmasından korkmayın. Aksine, çevrenizde sizi herkes, ama herkes çok seviyorsa, bilesiniz ki, sizde ciddi bir arıza vardır. Burada bir ölçü de olmalı tabii ki... Hem de, hiç yabana atılmayacak bir ölçü.. Ya da bir şart: , - Eğer sizi sevmeyen kişiler, "insan gibi insan, adam gibi adam" değillerse, düşman edinmekten hiç korkmayın. Aksine, bu kişilerin varlıkları, sizin doğru yolu bulmanıza bile yardım eder... [email protected] cep:0532 475 52 41

YORUMLAR

Bu Yazıya Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Kandıranın Sesi, Haberin Doğru Adresi Tavsiye Formu

Bu Yazıyı Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız

Yazarın Diğer Yazıları

Yukarı ↑