Kılıç Elektrik
Eriş Organizasyon (Sol 3)
Ata Fırın
Yaman Teknik (Sol 6)
Tonguçlar (Sağ 1)
Dinç Mühendislik Masaüstü
kocyigit (sağ blok 3)
Naturel Piknik (Sağ 4)
Dönmez İnşaat (Sağ 5)
Ünal CANKURT
Ünal CANKURT

Sahillerimize ve Kültürümüze sahip çıkalım

17 Haziran 2010 Saat: 02:58
YORUM YAPTavsiye EtYazdır

Bu yazı 3.741 kez okunmuştur

Bu Hafta sonu Kandıra sahillerini şöyle bir turladım. Sahillerimizde bulunan Halkımız beni görünce önce hoş geldin diyerek başladılar sorunlarını bir bir anlatmaya, her geçen dakika etrafımdaki vatandaşlar çoğalmaya başladı. Kimisi sıkıntılarının dile getirilmesini, sorunlarının gazetemizde yazılmasını istiyor, kimileri ise Sahillerimizin gazetelerde kötü haberinin çıkmasının Turizm’ mi büyük ölçüde baltalayacağını dile getiriyordu. Bende burada bulunan İşletmeci ve yerli halkımızın sorunlarını bir bir dinlemeye başladım. Vatandaşların ifadeleri şu şekilde, “Kocaeli Büyükşehir Belediyesine çok güvendik. Sahillerimizde yazın gelmesi ile birlikte büyük değişiklikler bekliyorduk. Ama gördüğünüz gibi Sahillerimizde hiçbir değişiklik yok.” Yaz kendini iyice hissettirmeye başladı. İnsanlar tatillerini planlamış artık uygulama aşamasındalar. Bu hafta sonu da okulların kapanacak olmasıyla tamamen şehirler boşalacak herkes tatil yörelerine akacak. Bizim gibi tatil bölgesinin tam göbeğinde yaşayanlarda tatil yapmak değil daha çok tatilcilerin çektiği sıkıntıları düşünerek geçirip dururuz. Oysa tatilin çok güzel tarafları varken nedense bize hep olumsuz yönleri yani bu insanların çektiklerini dile getirmek düşüyor. Daha öncede yazmıştım hatta yazmanın ötesinde bu köşeden uyarmıştım yetkilileri. Yaza az kaldı sahillerin temizliği ve düzenlenmesi konusunda uyarmıştım. Ama gelin görün ki eski tas eski hamam. Belki daha da berbat durumlardayız. Neden diye kendimize sormaya bıktık ancak değişen bir şey olmadı. Yerimizde saymak galiba bizim kaderimiz. Bunun yanında yetkili bulmakta zorlandığımızı söyleyebilirim. Acaba bu bölgelerin temizliği kimin görev alanı içinde diye şaşırmış durumdayız. Yazlıkçıların çoğu bu tarihlerde genellikle yeni tatil sezonu için tamirat ve temizlik hummasına yakalanırlar. Bunun gayet normal bir durum olduğunu elbette ki hepimiz biliyoruz. Ancak anormal olan bu temizlik ve tamiratlar yapılırken ortaya çıkan döküntü ve pislikleri öyle ulu orta atmaya ne demeli. Hadi bu insanlar buna uymadı ortalık yere pisliklerini attılar peki ya Belediye’ye ne demeli bu çöpleri toplaması gerekmiyor mu? Kerpe, Kefken ve Cebeci de insanlar bu çöp sıkıntısı yüzünden çıldırmak üzere. Esnaf müşteri kaybetmekten korkuyor. Gelen insanların bu olumsuzluklar karşısında ilçeyi ve bölgeyi terk edip başka bölgelere gitmesinden şikayet etmektedirler. Bunun bir çözümü yok mu? Yoksa çözümü imkansız bir konu mu? Bir türlü anlamış değilim. Peki, bu kadar emlak vergisi bu kadar çöp vergisi neden veriyoruz. Adı üstünde çöp vergisi peki Neden verilir bu vergi? Belediye çöpleri toplasın diye değil mi? O zaman bu kadar paraya rağmen bu iş neden yerine getirilmez. Bunun bir yaptırımı yok mu? İlgililere duyurulur. Harcanıp gidiyor hayat dediğin, Yolda kalan da bir yürüyen de bir, Tükenip gidiyor ömür dediğin. Bu dizeleri birçoğunuz hatırlayacaktır. Eski bir şarkının dizeleri. Ömür gidiyor ya. Yaş kemale erdikçe ara sıra mehter misali iki adımda bir geri dönüp bakma ihtiyacı hissediyor insan. Ne yaptık, ne yapıyoruz, neredeydik, neredeyiz, nereye gidiyoruz? Toplumda yardımlaşmaya, arkadaşlığa, akrabalığa, kardeşliğe, dostluğa önem veren, yüzyıllar boyu birbiriyle sımsıkı ilişkilerle bir arada yaşamış bir neslin çocuklarıyız ama ne hale geldiğimize bir bakınız. Eskiden köylerimizde imece diye bir gelenek vardı. Herhangi bir işimiz olduğunda insanlar yardım etmek için hemencecik koşar, el birliği ile o işi hallederlerdi. O imece ile sorunlar paylaşılır, bağlar daha da kuvvetlenirdi. Ne zaman ki işin içine para girdi, imece yevmiyeli işçilere dönüştü, kopmalar başladı. Şimdilerde köylerimize programlar dolayısıyla gittiğimizde ikramların bile pastane işi kurabiyeler ve ambalajlı meyve suları olduğunu görüyoruz. Oysa ne oldu o köylü ekmeğine ayranına, yöresel çöreklere. Hele düğünler bayramlar. Bütün bunlar yaşamdan, birlik beraberlikle hareket etmekten, diyalog ortamından kopuşun emareleri. Bu güzel hasletleri kaybediyoruz diye korkuyorum. Hele bizim manav kültürü yöreyi terk ediyor gibi geliyor. Bu hale düşmemizdeki asıl etken sadece haberleşmenin ve ulaşımımızın gelişmesi mi? Elbette değil. Artık toplum ekonomi toplumuna dönüştü. Gündüzleri akşama kadar çalışan, akşamları da TV karşısına geçip zap yapan bir robota dönüştük. Değişelim yenilenelim, ilerleyelim derken kendi öz kültürümüzü kaybediyoruz. Elbette hayatımızı idame ettirebilmek için hepimizin bir iştigal alanı vardır ve de olmalıdır. Ancak ilerleme sağlarken kendimizi unutursak kültürümüzü kaybedersek biz olmaktan uzaklaşır başkası oluruz.

YORUMLAR

Bu Yazıya Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Kandıranın Sesi, Haberin Doğru Adresi Tavsiye Formu

Bu Yazıyı Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız

Yazarın Diğer Yazıları

Yukarı ↑