Kılıç Elektrik
Eriş Organizasyon (Sol 3)
Ata Fırın
Yaman Teknik (Sol 6)
Tonguçlar (Sağ 1)
Dinç Mühendislik Masaüstü
kocyigit (sağ blok 3)
Naturel Piknik (Sağ 4)
Dönmez İnşaat (Sağ 5)

Röportaj

Akalın ile Kandıra tarihine yolculuk

Kandıra’nın en eski esnaflarından Ahsen Akalın’dan ilçenin 40’lı yıllardaki genel durumu hakkında bilgi alarak adeta Kandıra tarihine yolculuk yaptık.

24 Aralık 2015 Saat: 14:26
YORUM YAPTavsiye EtYazdır

Bu haber 5.114 kez okunmuştur

Akalın ile Kandıra tarihine yolculuk
Akalın ile Kandıra tarihine yolculuk

Kandıra’nın başarılı isimlerini kaleme aldığımız yazı dizimizin bu haftaki konuğu Hacınazifler Manifaturacı’nın sahiplerinden Ahsen Akalın. 1940 doğumlu olan Akalın ile Kandıra’nın geçmişi ve 75 yıllık yaşantısı ile ilgili görüştük. 40’lı ve 50’li yıllarda ilçenin genel durumuyla ilgili bilgiler veren Akalın, o dönemde insanların yaşam şartlarını, esnafın ekonomik düzeyini, köylünün gelir kaynağını ve daha birçok ilginç bilgiyi bizlerle paylaştı. Kandıra’nın tarihini merak eden ve o günleri yeniden gözlerinde canlandırmak isteyen okurlarımızın keyifle okuyacağına inandığımız söyleşimiz şu şekilde;

Öncelikle Ahsen Akalın’ı tanıyalım…

Kandıra'nın Orhan Mahallesi'nde 1940 yılında doğdum. 1947’de ilkokula başladım. Ortaokuldan mezun olduktan sonra 15 yaşındayken babamın yanında dükkanda çalışmaya başladım. Babam Kazım Akalın, dedem Nazif Akalın, amcam Mehmet ve yeğenlerim Esad ve Raif Akalın’ın 1930 yılında açtığı bu müesseseyi devam ettiriyorum. 1963 yılında evlendim. 4 evladım var. 

O yıllarda Kandıra’daki eğitim durumu ve iş imkanı nasıldı?

Kandıra'da tek okul Akçakoca İlkokulu’ydu. Ortaokul 1951 yılında ilk kez açılmıştı. O dönemlerde ilk defa ortaokula biz gittik. Ortaokula gittiğimizde 18 yaşındaki çocuklar bile ortaokula başlıyordu. O zamanlar okula çok fazla rağbet yoktu. Yaşı büyük olanların çoğu astsubay okullarına gittiler. Liseyi okumak istedim fakat babam dükkanda çalışmam için beni okutmadı. İlkokulu bitiren erkek çocukları sanat öğrensin diye ya terzi yanına ya da ayakkabıcı yanına çırak verilirdi. Ortaokul açıldıktan sonra aileler çocuklarını okutma fırsatı buldu. Buradan mezun olanların çoğu askeri okullara gönderildi. Çünkü ekonomi bakımından masrafları olmuyordu. Onun için tercih edilirdi. Maddi durumu biraz iyi olanlar çocuklarını İzmit Lisesi'ne gönderdi. Zaten lise mezunu olan için her kapı açılıyordu.

Kandıra’daki şartlar o dönemlerde nasıldı? Çocukken neler yapardınız?

Çocukluğum Namazgah deresine 100 metre yakın olması sebebiyle önce Namazgah hakkında bildiklerimi anlatmak istiyorum. Dere mağaralardan çıkarak birkaç köyün kenarlarından geçerek Kandıra'ya çok berrak bir şekilde akardı. O zamanlar dereden balık tutarak geçimini sağlayan insanlar vardı. Biz çocuklarda arkadaşlarımızla yüzmeye giderdik. Hiçbir evde çeşme olmadığından taşıma sularla gelen sular harcanırdı. Her mahallede genellikle cami önlerinde toplam 5 veya 6 yerde çeşme vardı. Onun için çeşme başlarında izdiham yaşanır sıra bekleme yüzünden kavgalar çıkar yaralanmalar olurdu. Bu yüzden mahkemelik olup hapse girenleri duyardık.

NAMAZGÂH DERESİ PLAJ GİBİYDİ

Harcanan su miktarı az olduğundan kanalizasyonda dahil akan sular dereye kadar çok ulaşmaz, toprak tarafından emilirdi. Bu yüzden deremiz seller hariç her zaman berrak akardı. En derin yeri şimdiki sanayinin alt kısmı Kızılağaç denilen yerdi. O zamanlar denize gitme adeti yok denecek kadar azdı. Gençler yazın serinlemek için dereye girerdi. Namazgah Deresi şimdiki plaj vazifesini görürdü. Yüzmeyi yeni öğrenenler için Namazgah Köprüsü’nün 20 metre üst tarafı çok cazip geliyordu.

BUĞDAYLAR DEREDE YIKANIRDI

Derenin köprüye yakın yerinde rençberler hasat zamanından sonra tozlanan buğdayları kestane çubuklarından örülmüş kapaklı sepetin içine koyup derenin sığ yerinde iyice yıkayıp süzdükten sonra Namazgah çayırının üzerine yayılan kilimlerin üzerine dökerek kuruturdu. Akşam üzeri çuvalların içine doldurulur öküz arabaları ile evlere götürülürdü. Köprünün aşağısı daha sığ aktığı için kilimler çamaşırlar yıkanıyordu.

O günlerde Kandıra halkı geçimini nasıl sağlardı?

Çiftçilik hem kendi ihtiyaçlarını gidermek hem de hayvan yemi için genellikle buğday, arpa, yulaf gibi tahıllar ekilerek yapılırdı. Onlar kış mahsulü olduğu için daha garanti olurdu. Ayçiçeği, mısır gibi mahsuller havalar müsait olmazsa verim çok düşük olduğundan fazla rağbet edilmezdi. En garantili mahsul köylerimiz de dâhil keten ekimi olurdu. Para da ancak keten  mahsulünden ellerine geçerdi. Köylümüz giyeceği iç çamaşırlık kumaşını, çarşafını ceketlik ve pantolonluk kumaşını kalınlık derecesine göre pamuk ipliği de katarak dokurdu. Dokuma tezgâhları epey büyük olduğundan odalara değil de şimdi hol dediğimiz yerlere kurulurdu. Hayvan bakıcılığı ile geçinen köylünün en müsait zamanları kış mevsimi olduğundan dokuma işlemleri soğuğa aldırmadan devam ederdi. O zamanlar fakirlik yokluk olduğundan bu kadar zahmetlere katlanmak mecburiydi. 

Kandıra’nın merkezi nasıldı? Kaç mahallesi vardı?

Kandıra Orhan, Çarşı, Aydınlık ve Karadurak olarak 4 mahalleden ibaretti. Orhan ve Çarşı Mahallesi bir muhtarlık, Aydınlık ve Karadurak Mahallesi'de bir muhtarlıktı.  Orhan Mahallesi'nin en uzak yeri Çırlak denilen şimdiki mezbaha tarafı, Çarşı Mahallesi'nin en uzak yeri Helvacı Caddesi ve İzmit yolundaki orman dairesinin yanına kadar olan mesafeydi. Karadurak Mahallesi'nin uzaklığı Seyrek yolunda alayın yanına kadar olan mesafeydi.

Nüfus nasıldı?

Kandıra merkez nüfusu 5 bin, köyler ile birlikte 55 bindi. O zamanlar İzmit ve diğer ilçelerde sanayi tam gelişmediğinden köylerden göç hemen hemen yok denecek kadar azdı. O yüzden nüfus bakımından İzmit'in en kalabalık ilçesi Kandıra’ydı. Genel seçimlerde parlamentoya her zaman için en azından iki milletvekili gönderilirdi. İl genel seçimlerinde de vilayette ağırlık Kandıralılardan yana olurdu.

O dönemlerde insan ilişkileri nasıldı?

 İlçemizde halkın yüzde doksanı manav denilen yerli halktan ibaretti. Komşuluk ilişkileri o kadar samimi yaşanırdı ki dışarıdan yabancı gözüyle bakıldığında sanki aynı ailenin fertleri sanılırdı. Kadınların en müsait olduğu zamanlar akşam yemeğinden sonraydı. Herkes eline gaz lambasını alır topluca komşuya giderken yoldan geçenleri de davet ederdi. Gaz lambalarının altında el işlerini yapan kadınlar bir yandan çeşitli masallar anlatırlardı. O zamanlar fakir ailelerin yapabileceği en ucuz ikram patlamış mısır veya haşlanmış mısırdı. Geceleri sokaklar zifiri karanlık olurdu. Belediye sadece beş altı yerde genellikle dörtyol ağızlarındaki ağaç tepelerine gaz lambaları asardı. İnsanlar onların görüntüsü ile istikametlerini belirlerdi. İlçemizde evler genellikle ahşaptı. Az miktarda beton evler mevcuttu.

O yıllara dair hatırladığınız ilginç bir anınız var mı?

İlçemizde kaşar peyniri yiyen yok denecek kadar azdı. Zaten o yüzden kaşar peyniri bulunmazdı. İlk defa ilçemize bağlı Akçaova nahiyesinde İbrahim Efendi isminde bir zat mandıra kurmuş ama kaşar yapacak usta olmadığından Bulgaristan'dan bir usta getirmiş. Usta ailesiyle beraber gelip birkaç sene burada ustalık yapmış. Daha makineli sisteme geçilmediğinden elle yapılırmış. Onun için ustaları el üstünde tutar, gücendirmezlermiş. Tabii yanında çalışan çıraklar usta olduktan sonra onlarda kaşar üretimine başlamış ve Anadolu’nun her köşesine dağılarak kaşar üretimine devam etmiş. Kandıra halkına kaşar peynirini biraz zor benimsetmişler. Kaşarcılık da öyle gelişmiş.

Kandıra merkezde ağırlıklı olarak hangi dükkanlar vardı?

Kandıra çarşısı 3 caddeden ibaretti. Birincisi Türkocağı Caddesi. Burada çoğunlukla manifaturacılar, terziler, kunduracılar vardı. Ayrıca nüfus, tapu, hükümet tabipliği bir tek binanın üst katında toplu olarak bir aradaydı. Diğer çarşıda bakkallar, kahvehaneler, lokantalar, Tekel Bayii ve bir de meşhur helvacı vardı. Üçüncü çarşıda ise zahireciler, demirciler, semerciler, kalaycılar vardı. Bir de şimdiki belediye binasının önü Cumhuriyet Caddesi vardı ama henüz gelişmemişti.

Müşterilerinizin o yıllarda en çok talep ettiği ürün neydi?

O zamanlar en çok sattığımız ürün pamuk ipliğiydi. Daha sonra basma kumaşlar satmaya başladık. Sümerbank’ın ürünleri gelirdi. İç çamaşırları için kaput bezi satardık. Daha sonra hazır giyim çıktı. Babam bir düzine hazır atlet alırdı. Bir yılda satamazdı. İnsanlar hazır giyime alışmamıştı. Kendileri dikiyorlardı. Hazır giyime yavaş yavaş geçildi. 35-40 yıldan bu yana da mobilya, tül satışı yapıyoruz.

Müşterilerinizle başınızdan geçen ilginç bir olay var mı?

Daha 18 yaşındaydım. Tam anlamıyla da dükkâna hâkimdim. Benim yaşlarımda bir genç geldi; “Ailemden ayrıldım. Ne yatağım ne yorganım var” dedi. Veresiye yazdırmak istedi. Bir ay sonra parayı ödeyeceğini söyledi. Ben de ticari hayatımda ilk defa bu kadar yüksek fiyata veresiye mal verdim. 1958 yılındaydık. Aradan bir ay iki ay geçti bu genç borcunu ödemeye gelmedi. Yıllarca bekledim gelmedi. İlk defa veresiye mal sattığım için kafama çok takmıştık. Uzun yıllar bekledim ama gelmedi. Ama ne ismini ne sesini unutmadım. 1995 yılında kapıdan içeriye girdi. 37 yıl sonra borcumu ödemeye geldim dedi. O da Hacca gideceği için borcunu hatırlamış. Bende parayı kabul etmedim. Camiye yardım yapmasını istedim. Yaşadığım en ilginç olaylardan biriydi. 

 

       

YORUMLAR

 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
Bu Habere 2 yorum yapılmıştır
KANDIRALI 28.12.2015 22:30
GÖCMENLER VE KARADENİZLİLER NE YAPMIŞ DA YANLARINA BIRAKILMIYOR
Manav 25.12.2015 02:28
bu arkadaş çok güzel birşeye dikkat çekmiş kandırada okul yok kandıraya ortaokul 1950de gelmiş kandırada elektrik 1980de yaygınlasmış.bugünde durum bundan farklımı ?peki sanayi bölgesi olan izmitin neden hiç yolu düşmemiş kandıraya?elbette izmitin çoğunluğunu oluşturan açgözlü mülteci muhacirlar ve karadenizliler yüzünden ,yemyeşil balkan arazilerinin arasında , kurutarak çernobil artığı benzeri izlenimi verdikleri köylerinden ,balkanlarından karadenizden gelipte buralarında köklerini 100 yıldır çalışıpta kurutamayan bulgar ve karadenizliler yüzünden.kendi topraklarında iş bulamayan kaç Manav yurt dışına göç etti bizim kesinlikle bu son nesilde çok sık sosyolojik araştırmalar yapmamız gerekmektedir.göçmenlerin yaptıkları yanlarına bırakılmamalı
 

Kandıranın Sesi, Haberin Doğru Adresi Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız
Yukarı ↑