Kılıç Elektrik
Eriş Organizasyon (Sol 3)
Ata Fırın
Yaman Teknik (Sol 6)
Tonguçlar (Sağ 1)
Dinç Mühendislik Masaüstü
kocyigit (sağ blok 3)
Naturel Piknik (Sağ 4)
Dönmez İnşaat (Sağ 5)

Adliye

Kandıra'da Miras savaşı

Kandıra'nın Babalı Köyü'nde bulunan ve göl ya da sazlık olarak kullanılabilecek durumdaki 645 dönümlük arazi için miras savaşı bıraktı. Hurşit Güneş ve ailesi i...

11 Mayıs 2009 Saat: 03:09
YORUM YAPTavsiye EtYazdır

Bu haber 2.284 kez okunmuştur

Kandıra'da Miras savaşı
Kandıra'da Miras savaşı

Kandıra'nın Babalı Köyü'nde bulunan ve göl ya da sazlık olarak kullanılabilecek durumdaki 645 dönümlük arazi için miras savaşı bıraktı. Hurşit Güneş ve ailesi ile Türkmenler arasındaki anlaşmazlıktaki son kararı adli tatil sonrasında mahkeme verecek

 

KANDIRA’nın Kefken ilçesine bağlı sahil köyü Babalı’da, babalarından miras kaldığını iddia ettikleri yerler için Kıbrıs Barış Harekatı Mimarlarından ve Rahmetli Dışişleri Bakanı Turan Güneş’in ekonomi profesörü olan oğlu Hurşit Güneş ile Babalı Köyü Muhtarı Adem Türkmen ve 4 yer sahibi mahkemelik oldu. 645 dönümlük ve göl ya da sazlık olarak değerlendirilebilecek vasıfa sahip olan arazi için Kadastro Mahkemesi'nde karşı karşıya gelecek olan şahıslar adli tatilin bitmesini bekliyor.

 

TÜRKMEN VE DİĞERLERİ ZİLLİYET,GÜNEŞ İSE TAPU SAHİBİ !

BABALI Köyü Muhtarı Adem Türkmen ile arkadaşları varisler olduklarını ve 1949 yılında zamanın köy muhtarından köy ya da muhtar senedi adı altında arazileri satın aldıklarını belgelerle ileri sürerken, Prof. Hurşit Güneş ise kendi ailesinin 1964 yılında kadastroya başvurarak tapuları aldıklarını ileri sürüyor. Arada 15 yıllık bir süre olduğuna dikkati çeken Babalı Köyü Muhtarı Adem Türkmen, sessiz sedasız davranarak kendilerine ait olan toprakların gizlice Güneş ailesine verildiğini iddia ediyor. Buna karşılık Hurşit Güneş ve Güneş Ailesi’nin diğer üyelerini temsil eden Av. Mehmet Akay ise, ellerindeki belgelerin davayı sorunsuz bir şekilde kazanmalarına yetip, artacağı görüşünü savunuyor.

             

KÖYLÜNÜN MALİKİYET TARİHÇESİ .

BABALI Köyü'nün tarihi çok eski bir geçmişe dayanıyor. İlk yörük grupları 1935’li yıllardan sonra bölgeye yerleşmeye başlıyor. Bu arada bölgede daha önce yerleşmiş olan Karadeniz kökenli vatandaşlarımız bulunuyor. Herkes birbirinden zamanın yasalarına göre senet karşılığı arazi alıyor ya da satıyor. Bu alışverişler sonrası devlet, ormanlarının kişilerin eline geçmeye başladığını görünce bir yasa ile 1946’da bu bölgelerdeki tüm arazileri kamulaştırdı. Ancak çoğunlukla vatandaşın bu uygulamadan geç haberi oldu. 1949 yılında bu bölgede alışveriş yapan Yörük ve Türkmenler de bu haberi geç aldılar. Fakat yine de 1949 yılından beri bu arazileri ekerek, ülke tarımına fayda sağladılar. Bu arada köy muhtarlıklarından yeniden Köy senedi ya da muhtar senedi denilen şekilde arazi alarak babadan oğula ekip biçilerek geçmesini sağlıyorlar. Fakat 1964 yılından itibaren bu bölgedeki arazilerin bir kısmı sessiz sedasız el değiştirmeye başladı.

               

161’NCİ ADA, 36’NCI PARSEL, HERKESİN İSTEDİĞİ YER

Kefken’e bağlı Babalı Köyü ile Sakarya il sınırındaki Arif Ağa Köyü arasında kalan 161’nci ada ve 36’ncı parsel herkesin elde etmeye çalıştığı yer olarak dikkat çekiyor. Babalı Köyü Muhtarı Adem Türkmen, “645 dönümlük bu arazi bize babalarımızdan zilliyet yoluyla kaldı ve elimizde 49 yıllık köy senetleri var. Bu köy senetlerine ait bilgilerde köy defterlerine zamanında işlenmiş durumda. Bizler, kendimize ait olmayan bir yeri elde etmek için hileye başvurmayız. Bize geçtiğimiz yıl Sayın Hurşit Güneş açık açık teklif getirdi. Hem de 5-6 kişinin gözleri önünde. Onların arazileri almasına ses çıkarmayacakmışız ve onlarda bizim arazilerimizi maddi değerinin çok üstünde satıp bizim haklarımızı, paylarımızı vereceklermiş. Müşteri de hazırmış. Biz burayı değerlendirmeyi beceremezmişiz” dedi.

                

BU TOPRAKLARI KÖY SENEDİ İLE ALDIK

Bu durumun mutlaka açıklığa kavuşturulmasını isteyen Türkmen, “Hazır olan müşteriler kimlermiş? Buranın verimli bir göl durumundaki sazlık olduğunu ve kurutulması halinde kumsalı, şahane denizi ve tatlı su sıkıntısı olmayan bir yer olarak lanse ettikleri ortada. Sahipleri olarak görünmek içinde ellerinden geleni yapıyorlar. Biz ne olacağız? Bizlerin hakları yok mu? Ben ve ailem, arkadaşlarım 49 yıl önce buraları köy senedi ile satın almamıza ve bu bölgede çok iyi tanınmamıza rağmen, neden Güneş ailesinden kimse bu topraklara gelerek kendilerini tanıtmamışlar? Buradaki sözüm ona topraklarını ekip biçmemişler? Bu köyde kimler yaşıyor diye merak etmemişler? Ama Ankara’dan açtıkları davalarla sessiz sedasız bu topraklara konmaya çalışıyorlar. Buna biz dur diyeceğiz. Kadastro Mahkemesi’nde dava açtık ve adli tatilin hemen sonrasında duruşmalar başlıyor” şeklinde konuşarak iddialarını sürdürdü.

 

BABALI KÖYÜ, REFERANDUMLA AYRILIP, KENDİ GÖBEĞİNİ KESİYOR!

Babalı Köyü geçtiğimiz yıllarda bir referandum yaparak Çamkonak Köyü’nden ayrılıp, kendi adıyla bir köy halini aldı. Hemen ardından da babadan kaldığına inandıkları arazilerin peşine yasalar elverdikçe koşmaya başlıyorlar. Babalı Köyü Muhtarı Adem Türkmen, “Zaten sıkıntımız yokmuş gibi bir de bu haksızlıkla uğraşıyoruz. Bizim atalarımız yörüktür ve buraya yerleşmişlerdir. Biz de yörüğüz ama enayi değiliz. Kimsenin bizi kandırarak arazilerimizi avuçlarımızın arasından almasına izin vermeyiz” açıklamasında bulundu.

                              

HURŞİT GÜNEŞ’İN AVUKATI BİZDE TAPU VAR DEDİ

1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nın mimarlarından ve zamanın Dışişleri Bakanı rahmetli Turan Güneş’in ekonomi profesörü olan oğlu Hurşit Güneş’in avukatı Mehmet Akay, “Bizde tapu var” dedi. Av. Mehmet Akay müvekkili Hurşit Güneş ve diğer Güneş soyadlı mirasçıların müvekkilleri olduğunu vurgulayarak, “Hiçbiri Turan Güneş’in bıraktığı adı ve ünü harcayacak insanlar değiller. Ellerinde 1964 yılında kadastro mahkemesinden alınmıs tapular var ve geçtiğimiz yıl geçen kadastroda da ellerindeki tapuların zemine uygulanması sonucu haritalara işlendi. Bu durumda bizim açımızdan kanunsuz hiçbir uygulama olmadığı gibi haritalara uyarlanması sırasında da sonuç değişmedi. Yani bu araziler müvekkillerime ait olup, her ölüm olayında gecikmeksizin yapılan intikaller sonucunda mirasçıların tüm hakları korunmuş ve arazilere yapılacak herhangi bir müdahalenin de önüne geçilmiştir. Bu davada herkes mirasçı olup, kadastronun vereceği malikiyet kararına göre her iki tarafında yönü belirlenmiş olacaktır. Tapu karşısında zilliyetin bir önemi yoktur. Davayı kazanıp, yolumuza devam edeceğiz. Hatta bize yaptıkları anlaşma tekliflerini bile geri çevirdik. Kazanacağımıza o kadar eminiz” şeklinde konuştu.



Kaynak: www.sanalturizm.net
       

YORUMLAR

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Kandıranın Sesi, Haberin Doğru Adresi Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız
Yukarı ↑