Kılıç Elektrik
Eriş Organizasyon (Sol 3)
Ata Fırın
Yaman Teknik (Sol 6)
Tonguçlar (Sağ 1)
Dinç Mühendislik Masaüstü
Naturel Piknik (Sağ 3)
Dönmez İnşaat (Sağ 4)

Röportaj

Jandarma Tuğgeneral Ümit Yılmaz : “Yavuz, Büyük Bir Kahramandı”

Emekli Jandarma Tuğgeneral Ümit Yılmaz, mesleki hayatında yaşadığı anıları ve başarısının sırrını gazetemize anlattı. Yılmaz, Kandıralı şehit J.Bnb. Yavuz Sonat Güzel ile ilgili de, “O gerçek bir kahramandı” dedi

19 Ocak 2016 Saat: 23:54
YORUM YAPTavsiye EtYazdır

Bu haber 21.757 kez okunmuştur

Jandarma Tuğgeneral Ümit Yılmaz : “Yavuz, Büyük Bir Kahramandı”
Jandarma Tuğgeneral Ümit Yılmaz : “Yavuz, Büyük Bir Kahramandı”

Emekli Jandarma Tuğgeneral Ümit Yılmaz ile mesleki hayatında yaşadıkları anılarına dair keyifli bir söyleşi yaptık. Kandıralı ilk tuğgeneral olması nedeniyle her zaman onur ve gurur duyduğumuz Ümit Yılmaz, güler yüzü ve samimi tavırları ile sorularımızı içtenlikle yanıtladı. Birkaç ay önce şehit olduğu haberiyle Kandıra halkını yasa boğan Yavuz Sonat Güzel ile de bir dönem çalıştığını ifade eden Yılmaz, şehidimiz ile ilgili çok özel açıklamalarda bulundu. Sizleri sohbetimizle baş başa bırakıyoruz…

Öncelikle sizi tanıyalım. Ümit Yılmaz kimdir?
1961 yılında babam Mardin Kızıltepe’de görev yaparken oralarda doğmayayım diye annemi de alıp bizi Kandıra’nın Lokmanlı Köyü’ne bıraktığı rahmetli astsubay Emir Hüseyin Başçavuş’un oğluyum. Memur çocuğu olmam nedeniyle İlkokula Mardin'de başladım. Ortaokula Balıkesir'de başlayıp Antakya’da bitirdim. Henüz 14 yaşındayken 41 kilo ve 1.49 boy ile Kuleli Askeri Lisesi'ne başladım. 3 yıl Askeri Lise ve 4 yıl Kara Harp Okulunda okudum. 1982’de teğmen çıktım. Ordu Gölköy'de 2 sene komando bölük komutanlığı, Hakkari Çukurca'da Sınır Taburunda bir sene karargah destek bölüğü ve bir sonraki sene Çayırlı 10. Bölük ve Köprülü'de 11. Bölük’te 27 yaşında iken Üsteğmen rütbesi ile Bl. K.lığı yaptım. Ardından 3 sene Ankara'da Merasim Bölük Komutanlığı yaptım.

İTALYA’DA İLK TÜRK ÖĞRENCİ
Bu arada İtalyanca öğrendim ve İtalya Karabiniyeri Subay Okulu'nu ilk Türk öğrenci olarak okudum. Ardından İtalya'ya gidecek Jandarma zabitlerini eğitmek için 2 yıl İtalyanca öğretmenliği yaptım. Daha sonra doğuya yüzbaşı rütbesiyle geri döndüm. Görevim gereği harita olmadan tüm Güneydoğu'nun dağlarını, derelerini, çataklarını, ovalarını bilen biriyim. Diyarbakır’da Harp Akademileri sınavını kazandım. Ardından iki yıl Kamu Yönetimi ve Uluslar Arası İlişkiler Yüksek Lisans’ına denk düşen bir eğitim aldım. Binbaşı rütbesiyle Jandarma Okullarında 2 yıl çalıştım. Oradan yarbay olacağım sene Silahlı Kuvvetler Akademisi’ne gidip 6 ay daha eğitim alıp üst seviyede birlik idareciliği eğitimi alıp Şırnak Çakırsöğüt Jandarma Komando Tugay’ında Yarbay olarak 1 yıl Kurmay Başkanlığı yaptım

ROMA’DA ASKERİ ATAŞELİK YAPTI
Ankara Jandarma Bölge Komutanlığında bir sene daha kurmay başkanlığı yaptıktan sonra 2 sene süreyle Roma’da askeri ataşelik yaptım. Döndüğümde Jandarma Genel Komutanlığı’nda albay rütbesiyle 2 yıl tayin daire başkanlığı ve ondan sonra da 2005-2007 yılları arasında Bingöl Jandarma’ya gidip 4 bin 500 Mehmetçiğe kumandanlık yaptım. Bu görevim boyunca maalesef 8 şehit ve 40 civarında gazi verdik. 2007 yılında general olunca yaklaşık 12 bin kişilik bir eğitim tugayın kumandanlığını yaptım. 2 yıl boyunca 85 binden fazla mehmetçik yetiştirdim. Ankara Jandarma Eğitim Komutanlığı’nda 2 yıl kurmay başkanlığı yaptım. Daha sonra Bursa Jandarma Bölge Komutanlığı’nda 6 İl Jandarma K.lığının bağlı olduğu J. Bölge Komutanı olarak görev yaptım. 2013 yılında emekli oldum. Şu anda kongre üyesi de olduğum Fenerbahçe'nin maçlarına gidecek bol bol fırsat bulabiliyor ve meslek hayatım boyunca okuyamadığım kitapları sıraya dizerek okuyorum.

Babanızın asker olması mesleği tercihinizde etkili oldu mu ya da neden bu mesleği tercih ettiniz?
Aynı soruyu zamanında Atatürk'e de sormuşlar. Neden asker oldunuz diye. Ulu önderimiz çok samimi bir cevap vermiş. Selanik sokaklarında kılıçlarını şakırdatıp, bıyıklarını burarak yürüyen Osmanlı zabitlerini görünce imrendim demiş. Bazen insanın aklına çocukken asker olmak bir özenti ile geliyor. Tabii biz kendimizi hatırlayabildiğimiz tarihten itibaren hep üniforma giyinen son derece disiplinli, ciddi, çocuklarını kucağına alarak değil de uzaktan seven, hak adalet geçmesin diye göz ucuyla ne kadar ekmek yediğimizi bile kontrol eden bir babanın evlatlarıydık. Ama babam asker olmamı hiç istememişti. Tamamen annelerin senin çocuğun doktor olacak, benim çocuğum asker olacak gibi bir sohbetin ardından haberim bile olmadan askeri okula müracaat edildim. Annelerimizin o yarışı içerisinde sınavı kazandık ve asker olduk. Ama pişman değilim ve asker olmaktan büyük keyif aldım.


Kardeşinizin de asker olması size veya babanıza imrenmesiyle mi oldu?
Ben Kuleli Askeri Lisesi'nde okurken, oğlum geliyor diye yapılan özel mantıların, aşurelerin, en sevdiğim yemeklerin yapıldığını görünce kardeşim de muhtemelen asker olmanın güzel bir şey olduğunu düşünerek imrenmiş olabilir. Kendisinin böyle bir itirafı yok ama sanırım böyle. Kendisi hala Manisa Merkez Komutanı olarak görevde, Topçu Albay Murat Yılmaz. Çok da gurur ve zevkle bu işi yapmaya devam ediyor.

Meslek hayatınızda sizi çok fazla etkileyen unutamayacağınız bir anınız var mı?
Bu konuda romanlar yazacak kadar çok anımız var. Biz öyle bir devrin çocuklarıyız ki; kazanlar kaynatıp bitlerin kırıldığı dönemleri de gördük, yenmeyen fazla çikolataların çöpe atıldığı dönemleri de gördük. Ama unutamadığım ve en etkilendiğim anılarımdan biri Hakkari Çukurca'da bölük komutanı iken yoldan geçen minibüsleri beklediğim esnada gelen bir minibüsten o yöreye ait olmadığını bildiğim bir amca inmişti. Misafir olduğunu anladım ve hemen askerlerden birini gönderip yaşlı amcaya yardım ettirdim. Bana bağlı Üzümlü karakolundan bir askerin dedesi olduğunu söyledi. Elinde bir baston vardı. Üzerinde bir de çıkıntısı. Bizimle konuşurken onu bir yandan saklamaya uğraşıyordu. İçerisinde kıymetli bir şey olduğu belli. Torununa gitmek istediğini söyledi. Biz de karda kışta onun oraya gitmesinin mümkün olmadığını söyledik. Askere korucu kıyafeti giyindirdik ve iki korucu ile birlikte Üzümlü’den çıkıp yanımıza geldiler.

TORUNUNA YEMEK GETİRMİŞTİ
Akşam oldu dedenin çıkı'sını ne olduğunu sordum. Biz meraklandıkça dede de gizemli hareketler yapmaya başladı. Sonunda açtık içinden iki baş soğan, beze sarılmış yumruk kadar peynir, bir poşetin içinde bulgur, biraz da ekmek çıktı. Tıpkı çocukken çobanlık yaparken sırtımızda taşıdığımız torbalardaki yiyecekler gibi. Dede yol boyunca yedin de bunlar mı kaldı diye sorduk. “Yok, torunuma getirdim ben bunları. Biz zamanında seyyar jandarmaydık. Bunları kuşağımıza saklardık, elimizi yüzümüzü yıkayacağız diyerek dere kenarına iner, ateş yakıp iki dakikada pişirir yerdik. Torunum burada aç kalmasın diye getirdim” dedi. Dedeyi kilerimize götürdüm. Konservelerimizi, gofretlerimizi, tatlılarımızı, etlerimizi ve diğer erzaklarımızı gösterdim. Dede hayran hayran bakmıştı. O zaman bize kendisinin askerlik yaptığı dönemde Mehmetçiklere henüz veremediğimiz imkanları hatırlatmıştı.

Kandıralı şehidimiz Yavuz Sonat GÜZEL’le beraber geçirdiğiniz bir dönem oldu. O dönemde ne tür anılarınız birikti? Şehidimiz nasıl bir askerdi?
Askerlik hayatım boyunca çok fazla Kandıralı tanımadım ama arada hemşerilerimiz gelir kendisini tanıtırdı. Ama Yavuz kendisini gelip bana tanıtmamıştı. Komutanım beni diğerlerinden ayırt etmesin diyerek kendisi gölgede kalacak kadar mütevazı biriydi. Bir gün başkası gelip bana onun benim gibi bir Kandıralı olduğunu söyledi. Boylu poslu yakışıklı biriydi. Ben yeni Yarbay olmuştum, o ise Teğmen’di. 1999 yılındaydık. Şırnak Çakırsöğüt Komando Tugayı’nda. O Komando taburlarımızın birinde Tim komutanıydı. Çok genç bir Tim Komutanıydı, 20’li yaşlardaydı fakat 40 yaşındaki bir insanın olgunluğu vardı. O saygı, kültür, olgunluk ve o ses tonu… Yavuz’u dinlerken ben ses tonuna bile özenmişimdir onun ağır başlı ve oturaklı konuşmasına da.

HERKES TARAFINDAN KISKANILIRDI
Bir gün bir çatışmada Yavuz’un o teğmen haliyle operasyon alanını en iyi gören yere denk düştüğü için telsizle çeşitli kişilere emir verdiğine şahit oldum. Yavuz bir mandala basıp telsizle kendisini tanıtıp bulunduğu bölgeyi söyleyip bölgedeki tüm teröristleri gördüğünü, başka gören yoksa emir komutanın kendisinde olduğunu söyleyip kobralara yeri tarif etmiş, geri kalan tüm telsizlerin de susmasını emredecek kadar dirayetli ve girişken olduğuna şahidim. Öyle bir ses tonuyla söyledi ki o bir teğmen mi, yüzbaşı mı, albay mı, jandarma mı, karacı mı kimse düşünmedi ve herkes Yavuz Sonat Güzel’in emrine itaat etti. Gelen kobraları o kadar güzel yönlendirdi ki tek bir silah bile atılmadan tek bir Mehmetçik'in şehit olmasını bırakın yaralanmasına dahi müsaade etmeden oradaki teröristlerin hepsini etkisiz hale gelmesini sağladı. Olaydan sonra Ordu komutanı “Getirin bana o kahramanı göreceğim” dediğinde karşısında bölgeyi iyi bilen bir yarbay veya albay bekliyordu muhtemelen. Ama karşısında bir Teğmen görünce bu yaşta bu kadar olgunluk, bu kadar soğukkanlılık nasıl oluyor diye şaşırıp kalmıştı. Allah rahmet eylesin. Zaten bu dünyanın insanı olamayacak kadar iyi, herkes tarafından gıpta edilecek kadar da kaliteli bir arkadaşımızdı.

Geriye dönüp baktığınızda size gurur veren başarılı bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
Biz askerler yaptığımız başarıları anlatmayı pek sevmeyiz. Kendi başarılarımızla övünmek istemeyiz. Sonuçta vatan görevi. Bir gün operasyon dönüşü saçlarımız darmadağın olmuş, yanaklarımız güneşten yanmış, sakallarımız artık 4-5 günlük olmuş, dudaklarımız kurumuş, çatlamış, üst başımız kirden tozdan ve tuzdan doğal bir kamuflaj olmuş bir halde Bingöl Valisi bizi görünce “Albayım bu ne kılık” demişti. “Bu bizim iş kıyafetimiz sayın Valim. Bizde ekmeğimizi böyle kazanıyoruz” demiştim. Kendisi bana “Ben albayların bizzat araziye giderek çalıştığını bilmiyordum” demişti. “Biz de arazilerde çok gezdik ama hiç Vali görememiştik diye şakalaşmıştık. Sonuçta vatan görevimizi en iyi bir şekilde yapmaya gayret gösterdik. Başarılarımızı başkaları anlatırsa onur duyarız tabi ki…

MUSTAFA KEMAL’İN ASKERİYİZ
Peki bu meslekte başarılı olmanın sırrı nedir?
Reklama girmesin ama biz Mustafa Kemal'in askeriyiz. Başarı elde etmek istiyorsan onun gibi bizzat en önde, bu mümkün değilse de oldukça önlerde olman gerekiyor. Eğer askerin sana güvensin ve gerektiğinde canını versin istiyorsan sen de onlara gerektiğinde canını vereceğini göstereceğin yerde olmalısın. Başarının sırrı budur. Biz kendi tüfeğimizi, çantamızı, suyumuzu hep kendimiz taşıdık. Helikopterler ile çatışmalara giderken pek mantıklı olmasa da ilk sortilerde hep biz olduk. Yavuz kardeşimiz de taburuna örnek olsun diye helikopterle çatışmaya ilk atlayanlardan oldu örnek bir Türk subayı gibi..

Genç yaşta emekli oldunuz. Bu günden sonra siyaset veya ticaretle ilgilenmeyi düşünüyor musunuz?
Genç yaşta emekli olmadım. Kanun gereği 31 senesini dolduran subaylar terfi etmez ise emekli oluyor. Ama bundan sonra benim yaşımda orgeneraller ve korgeneraller göreceksiniz. Çünkü yeni kanuna göre albaylar beşinci değil dördüncü yılda terfi edecekler ve üç senede bir terfi etmeleri mümkün artık. Yani yaş olarak genç değilim ama dinç olduğumu düşünüyorum. Bunca senedir gördüklerimize göre emekli askerler ticarette pek başarılı olamıyor. Bizim askerlikte çok yanlış saydığımız bazı değerler ticarette olmazsa olmaz haline gelmiş durumda. Bir de piyasadaki ticari şartları gördüğümüzde, yıllardır ticaret yapan kişilerin bile işlerini daralttığını görmekteyim. O yüzden şu anda ticaret ile uğraşmayı düşünmüyorum.

SİYASETTE YER ALMAYACAĞIM
Siyaset de kırmızı çizgileri fazla olan kişilerin yapacağı bir iş değil. Mesleğimiz dolayısıyla yıllarca yöneticilik yaptık. Bizde her inançtan, her memleketten, her kültür seviyesinden, her çeşit karakterden insan tanıdık ama emekli bir general olarak bu saatten sonra yapacağım en güzel işin kamu yönetimi veya uluslararası ilişkiler alanında doktora yapmak olduğunu ve bol bol okumayı ve gezmeyi düşünüyorum. Okuduğum kitaplar, arkadaşlarımla yaptığım sohbetler ve gündemden de esinlenerek hatıralarımı toplamaya başladım. Belki tecrübelerime bir sonraki nesillere aktarmak için hatıralarımı derleyeceğim. Uygun fırsat çıkarsa da insanlara hizmet etmeyi, insanları yönetmeye devam etmeyi istiyorum. Yani hizmet sektöründe çalışmak, profesyonel bir yöneticilik yapmak istiyorum. Yani, ticarette veya siyasette yer almanın bana göre olduğunu düşünmüyorum. Pek çok meslektaşımın bu işin büyüsüne kapılıp başladığını ama halkın gerçekleriyle Ordu'nun kültürünün çakışmadığını görüp hayal kırıklığına uğradıklarını biliyorum.

Son olarak neler söylemek istersiniz?
İnsanları yönetmenin ve onlara hizmet etmenin kolay olmadığını ama çok keyifli olduğunu biliyorum. Mücadeleyi severim. İnsanlara iyilikler de yapabilecek, eziyet de edebilecek makamlarda bulunduğum için hep şunu gözledim. Her gittiğim yerde benim emrimdeki insanlara eziyet etmek yasak insana insan gibi davranacağız desem de benim altında bulunanların bunun tersini yapabildiklerini üzülerek gördüm. Bu nedenle insanlara kötü davrananlara misliyle mukabele yapmakta sevaptır düsturuyla çalıştım. Tabii ki insanlar aynı eğitimi de alsalar, aynı makam ve rütbelerde de olsalar, aile yapıları, kişilik ve karakterleri farklıdır. Kötülük yapanlara iyilik yaparak ve onları bu yaptıklarından utandırarak, hatalarını anlamalarını sağlayarak, zor da olsa topluma kazandırdığımı düşünüyorum. Çağımız artık insan odaklı hizmet verme çağıdır. İnsanlar herşeye rağmen en iyisine layıktır.

       

YORUMLAR

 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
Bu Habere 13 yorum yapılmıştır
selim kara 05.02.2016 02:08
komutanim bilecik sögütte metin alkaya ile beraber ayni masada yemek yemistik cok keyifli bir sohbetiniz vardi
Emrah Yilmaz 21.01.2016 00:19
Roportaj tekrar tekrar okunasi olmus... Ben manti ve asure kismina takildim ama
Dogan Akten 21.01.2016 00:18
İşte benimkomutanım!
Serkan Zengin 21.01.2016 00:17
Ümit Abicim harikasın ağzına sağlık çok güzel bir sohbet olmuş.
Altuğ Çildir 21.01.2016 00:16
Çok güzel bir söyleşi olmuş komutanım ağzınıza sağlık Mert yiğit Adam yüzüne karşı övülmez derler ama siz ve sizin gibi değerler fazlasını hak ediyorsunuz.TSK nın Gururlu ve Onurlu duruşunun kimliğini taşıyan sizin gibi paşalarımız ve yetiştirdikleriniz olduğu sürece ülkemizin hep gururu kalacaksınızdır sizi tanıdığım askeriniz olarak görev yaptığım için onur duyuyorum sağolun var olun elleriniz den öperim...
Özgür Özgül 21.01.2016 00:15
Türk Silahlı Kuvvetlerinin yetiştirmiş olduğu ve en önemlisi yüreği asker olan çünkü üniformanı yüreğine giyemez sadece üstüne giyersen bir bez parçası olarak kalır Ümit Paşam Türk Subayı tarifinin yapılacağı nadir subayların başında gelir.
Ramazan Bidoş 21.01.2016 00:14
Bingöl dağlarında iki kişiyle gezen tek il jandarma komutanı
Ahmet Şakacı 21.01.2016 00:14
Sizinle gurur duyuyoruz Kandıranın gururusunuz. Ellerindenöperim
Murat Kocyigit 21.01.2016 00:13
Komutanım Siz de herşeyin iyisine layıksınız. duruşunuz bize örnek oluyor gurur veriyor.
Yılmaz Cineviz 21.01.2016 00:10
Canım kardeşim benim
AYHAN YALÇIN 20.01.2016 20:57
SN;Paşam adam gibi adamdır. Kendisi ağırbaşlı,kültürlü,başarılı bir paşa idi.Kendisini saygıyla selamlıyorum...Paşam kendinize iyi bakın dostum...Ara sıra sesini duyayım be kardeş... Ayhan YALÇIN
Candan Hasan Demir 20.01.2016 07:32
Esimin bingolde alay komutaniydi her konuşmasında takdir ettigi ve sevdigi komutanidir
Muhammet Öztürk 20.01.2016 01:30
komutanım askerde cok gördüm sağolasın yardımcı oldu bize kendisine cok tşk ederim
 

Kandıranın Sesi, Haberin Doğru Adresi Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız
Yukarı ↑