Kılıç Elektrik
Eriş Organizasyon (Sol 3)
Ata Fırın
Yaman Teknik (Sol 6)
Tonguçlar (Sağ 1)
Dinç Mühendislik Masaüstü
Naturel Piknik (Sağ 3)
Dönmez İnşaat (Sağ 4)

Röportaj

Geçmişten bugüne Kenan Evin

Kandıra Belediyesi eski Başkanı Kenan Evin, siyasetten idareciliğe, ticaretten aile yaşantısına kadar olan renkli yaşantısını gazetemizle paylaştı

26 Şubat 2016 Saat: 03:19
YORUM YAPTavsiye EtYazdır

Bu haber 8.838 kez okunmuştur

Geçmişten bugüne Kenan Evin
Geçmişten bugüne Kenan Evin

Kandıra’nın değerli esnaflarını kaleme aldığımız yazı dizimize tüm hızımızla devam ediyoruz. Bu haftaki konuğumuz Kandıra’nın önemli isimlerinden Evin Petrol’ün sahibi ayrıca 1984-1994 yılları arasında Kandıra belediye başkanlığı yapmış olan Kenan Evin. Kandıra siyasetinde etkili isimlerden olan ve belediye başkanlığı döneminde Kandıra’ya ciddi katkılar sunan Evin ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Aile yaşantısından eğitim hayatına, siyasi anılarından belediye başkanlığı dönemine kadar birçok anılarını bizimle paylaşan Evin, sorularımızı içtenlikle cevapladı. Okurken Kandıra tarihine gideceğinize inandığımız keyifli söyleşimiz şu şekilde;

Öncelikle Evin ailesini kısaca tanıtabilir misiniz?

Ben 1945 yılında Kandıra’da kalabalık bir aile içerisinde doğdum. Dedem, amcamlar ve biz yaklaşık 18 kişilik bir aileydik. Babam Ömer Evin esnaftı. Dedem Hüsnü Evin’i çok az hatırlıyorum, ben küçükken vefat etti. Babaannem Pembe Şerif isminde nur yüzlü bir kadındı. Onu çok iyi tanıdım. Babamlar 7 kardeşti.  Şu an sadece Yıldır Evin amcam hayatta. Babam arada bir iki defa meslek değiştirirse de genel olarak manifaturacılık yapıyordu. Bir aralar işyerimizin üst katına yani 23 Nisan Caddesi üzerindeki şimdiki Kardeşler Kasap’ın olduğu dükkanın üst katına otel açmıştık. Asım Amcam eczacı, Orhan Amcam Avukat ve Yıldır Amcam Teknik Okul mezunu idi. En büyük amcam Ali Evin ise Adliye de memur idi. Emine ve Müzeyyen Halam Kandıra dışında evli idiler. Bayramlarda tüm aile toplanınca tam bir cümbüş havası olur ev renklenirdi. Babam gençlere çok sahip çıkardı. Onunla sohbet etmeyi çok severdim. Hatta işyerinin önünde gençleri toplar, onlarla sohbet eder yön gösterirdi.

Çocukluğunuzda babanızla birlikte çalıştınız mı?

Ben her sene yaz aylarında babamın yanında ve değişik dükkânlarda çalışıp yeni  bir şeyler  öğrenmeyi   çok severdim. Biraz meraklı bir insandım. İyi ki böyle yapmışım hayat boyunca bana çok şeyler kazandırdığını fark ettim. Babam da sağ olsun hep beni destekler önümü açardı. Bir dönem dükkânımızın karşısındaki Semih Sarıçay’ın dedesinin dükkânında dahi çalıştım. Bir iki dönem fotoğrafçı Fazlı Say’ın yanında çıraklık yaptım. Orada ciddi anlamda fotoğrafçılığı öğrendim.  Terzi Süleyman'ın yanında bir yaz çıraklık yaptım. Eczacı Asım Amcam eczane açmıştı onun yanında daha çok çalıştım. Ondan sonra Avukat Orhan Amcam bürosunu açmıştı, orada biraz çalıştım. Hatta Orhan Amcam daha sonra Kandıra da yağ fabrikası açtı. Orada da bir şeyler öğrenmiştim. Yani benim gençliğim çok renkli geçti. Ortaokul ve lise dönemi boyunca her yaz çalıştım. Sonra Kandıra'da lise olmadığı için bir sene İzmit'te iki senede Adapazarı'nda okudum ve liseyi bitirdim.

İlkokula gittiğiniz dönemlerde Kandıra nasıl bir ilçeydi?

İlkokulu Akçakoca İlkokulu'nda okudum. Tahta çantalarla okula gider gelirdik. O dönemlerde Kandıra'da elektrik olmadığı için mum ve lamba daha sonrada lüks ışığında ödevlerimizi yapıyorduk. O dönemlerde sadece sokaklarda lambalar vardı, onlarda sadece belirli saatlerde yanar sönerdi.  O dönemler evlerin yüzde doksanı ahşaptı.  Yerler kışın çamur içerisindeydi. Kandıra'ya ilk elektrik geldiğinde Turan Güneş Kültür Merkezi'nin bulunduğu bölgeye büyük dizel jeneratörler kuruldu. Oradan tüm ilçeye yıllarca elektrik verildi. Evimiz Orhan Cami’nin hemen karşısındaki alandaydı. Hemen yanımızda da Ahsen Okyar'ların evi vardı. Bir de İstanbul Köprüsü'nün sağ başın da bir evimiz ve ahırımız daha vardı. Orada ise at ve diğer küçük ve büyükbaş hayvanlarımız vardı. Bazen meraktan olsa gerek hayvan otlatmaya giderdik. Babamın çok güzel beyaz bir atı vardı. O doğum yaptığında yanında ben vardım. Hatta yeni doğan Tay’ı ilk günüden itibaren ben yetiştirdim. Kandıra'da her yıl panayırlar kurulurdu. Panayırda teşvik için çeşitli hayvanların güzellik yarışmaları yapılır ve ödüller dağıtılırdı. Bende Tay’ım ile yarışmaya katılmıştım ve güzel at yarışmasında üçüncü olmuştu. O zamanlar at önemli ulaşım ve taşıma aracıydı ve bu yarışmalar da önemli idi.

Eğitiminizi nerelerde tamamladınız ve Kandıra’ya dönmeye nasıl karar verdiniz?

 Lise birinci sınıfı İzmit Lisesin’de okudum. Sonra Metin Kulaç, Ahmet Çevik, Ömer Ulusoy, Necmi Kalfa, Muzaffer Bebek ile birlikte Lise’yi Adapazarı’nda okuduk. Üniversiteyi İstanbul’da okudum. İlk sene ablamın evinde kaldım. Üniversite ikinci sınıfa geçtiğimde Asım Amcamın vefatında dolayı mesul müdürü  Okan Gürsoy’un eşi Ülkü Hanım İstanbul Üsküdar’da  eczane açtı ve bana beraber çalışalım diye teklif getirdi ve bende kabul ettim. 4 sene onunla  beraber çalıştım. Gündüz çalışıyordum, gece okula gidiyordum. İktisadi Ticari Bilimler Akademisi İşletme ve Muhasebe bölümünden mezun oldum. Üniversite bitince Kandıra’ya yerleşmeyi düşünmüyordum. Merhum Prof. Turan Güneş henüz  vefat etmemişti  bana  okul bitince ne yapmayı düşündüğümü sordu. Bende Dışişleri Bakanlığı’na girmek için uğraşacağımı söylemiştim. Askerliğini bitir hallederiz dedi fakat ömrü yetmedi. Babam 1975 yılında ben Ankara’da yedek subayken vefat etti. Onun ölüm haberini alınca apar topar Kandıra’ya döndük. İleriye dönük projelerim değişti ve Kandıra’da kalmaya karar verdim. Eğer babam vefat etmeseydi o senelerde dışişleri bakanlığına girmeyi düşünüyordum. Daha mı iyi olurdu bilmiyorum ama şuandaki durumumdan memnunum.

 

Kerpe de otel açmaya nasıl karar verdiniz?

O başlı başına bir maceraydı. Babamın daha önce Kandıra’da böyle bir işi vardı ama bırakmıştı. Kaymakamlık Özel İdare kanadıyla köy birliği 1972’de Kerpe’de otel yaptırmıştı ve kiraya çıkartılıyordu. O oteli Eriş Evin ile birlikte kiraladık. 6 odalı ve alt katı büyük bir solonu olan bir oteldi fakat bir odası kaymakamlığa tahsis edilmişti. Eriş bir sene sonra Almanya’ya gitti, bıraktı. Ben devam ettim. Yeterli gelmiyordu. Elektrik, su, yol, telefon hiçbir şey yoktu. Zamanla yıllar içinde oteli 27 oda 2 salon haline getirdik. O dönemler elektrik de gelmişti. Kerpe yolu açıldı ama ilk seneler epey zorluk yaşadık. Aşçı da olduk, garsonluk da yaptık, bulaşık da yıkadık.

O yıllarda müşteri potansiyeli nasıldı?

O zamanlar yerli insanların denize girme alışkanlığı ve lüksü yoktu.  Hatta bazı kesimler tarafından yadırganır, komünistler denize gidiyor diye söylenirdi. Kerpe yolunun açılmasına Suavi Evin amcam öncülük etmiştir.  Erol Köse ve Vali Ertuğrul Ünlüer’in büyük emekleri vardır. Ondan sonra komünistler kendilerine yol açtırıyorlar diye söylentiler olmuştu. Otelimiz küçük olmasına rağmen müşterilerimiz önemli ilgi gösteriyordu. O yıllarda henüz Bodrum falan pek bilinmiyordu. İstanbul, İzmit ve Adapazarı için yakın yer burasıydı. İlerleyen zamanlarda otelimizi büyüttükten sonra müşterilerimiz daha da artmaya başladı. O zamanlar otelin bugüne göre hiç bir lüks yanı olmamasına rağmen, bir yıl önceden rezervasyon yaptıran müşterilerimiz vardı. Kalan müşterilerimizde çok memnundular. Bir hususu özellikle söylemem gerekiyor. 1975’den 1994’e kadar otelin bütün yükünü çeken ve idare eden rahmetli Nevzat Çelik’i ve eşi Muazzez Hanım’ı şükran ve minnetle anıyorum.

TÜRKAN GÜNEŞ TİCARİ YÖNÜMÜ DEĞİŞTİRDİ

1977 yılında otel ve muhasebe bürom vardı ama ekonomik olarak tatmin etmiyordu. O sırada Türkan Güneş’in şehir içinde şimdi İş Bankası’nın önünde bulunan yeri belediyeye ait akaryakıt istasyonunu bırakmak istediğini Necmi Doğancıoğlu’ndan öğrendim. Hemen gidip talip oldum ve bana memnuniyetle verebileceğini söyledi ve devretti. 2005’in 11’nci ayına kadar orasını işlettim ve şimdiki yerimizi yaparak buraya geçtik. Türkan Güneş’in bana gösterdiği anlayış ve yardımı hiç unutmam. Kendisini her zaman saygıyla anarım. Benim  ticari yönümü değiştirmeme sebep olmuştur.

Siyasete ne zaman atıldınız?

Kandıra’ya döner dönmez 1972’de  partiye üye oldum ve çeşitli görevlerde bulundum. 1973  belediye seçimlerinde belediye meclisine  aday olmamı söylemişlerdi ancak askerliğimi yapmadığım için aday olamadım. O zamanlar Turan Sarı’nın ilk dönemiydi. 1977 seçimlerinde ise belediye meclis üyesi oldum ve başkan vekilliği yaptım. 1980 yılına kadar başkan vekilliği yaptım. 1980 ihtilalinde görevden alındık. 1982’de partiler kurulmaya başlayınca SODEP’in kurucu başkanlığını teklif ettiler. Bende kabul ettim. 1983 yılında genel seçimler oldu ve ANAP kazandı. 1984 yılında belediye seçimleri oldu. O zamanda ben belediye başkan adayı oldum ve kazandık.

O zamanlar Kandıra’nın seçmen sayısı kaçtı?

Sanırım 5 bin civarındaydı. İlk belediye başkanı seçildiğimde 1200’e yakın oy almıştım. Partiyi kurduğum dönemlerde ihtilal sonrası olduğu için kimse siyasete yaklaşmıyordu. 15-20 kişi zor bulup partiyi kurduk. Çok az taraftar ile belediye seçimlerini kazandıktan sonra üyelerimiz ve taraftarlarımız çoğaldı. Tabi ki yapılan çalışmalar ve verilen güven neticesinde taraftarlarımız zamanla çok arttı.

Belediye başkanı iken Kandıra’ya kattığınız en büyük icraatınız neydi?

Ben 3 yıl başkan vekilliği yaptığım için belediye işlerine hâkimdim. Kazanmamdaki en büyük etkenlerden biri de buydu. Hiç şüphesiz babamın Kandıra’da önemli bir yeri vardı. Kardeşim Gazanfer de önemli bir etkendi. Kayınpederim Vasıf Güneş de sevilen bir insandı. Ayrıca Turan Sarı ve diğer arkadaşlarında çok önemli katkıları ile 1984 seçimini kazandık. Turan Sarı bana başkan vekili iken her türlü yetkiyi vermişti. O nedenle Kandıra’nın sorunlarını, eksiklerini biliyordum. O günlerde en büyük sorun su idi. Bazı mahallelere 10-15 gün su alınamıyordu. Su sorunu o kadar önemliydi ki, “sen su işini çöz senin heykelini dikerler, ölünceye kadar belediye başkanı olursun” diyorlardı. Göreve başlar başlamaz su işine önem verdik ve çok iyi bir takım çalışması yaptık. Emeği geçenleri saygıyla anarım. İsimleri saymıyorum atladığım olursa üzülürüm. Önce eski şebekeyi onararak başladık ve sonra tamamen yeni sisteme başladık.

KANDIRA İLK DEFA ASFALTA KAVUŞTU

Görev sürem boyunca hep su sorunu üzerinde çalıştım. 13 kilometre ana hat, 1000 tonluk depo ve 40 kilometre şehir içi şebeke yapıldı. İlk dönemde su işini hallettik. Mezarlığı yaptık. Çok önemli bir hizmet olan Turan Güneş Kültür Merkezi’ni yaptık. Küçük sanayi bölgesine 200’e yakın dükkânlar yaparak çarşı içerisindeki tüm tamircileri ve sanayi esnaflarını o bölgede topladık. 40 kilometre şebeke yapılıp sular verilmeye başladıktan sonra her taraf kazıldığı için vatandaş yolların yapılmasını istedi. O zamanki imkânlarla Kandıra’ya 14 bin ton asfalt getirdik. Kandıra ilk o dönem asfalt gördü. Asfaltlanmayan cadde ve sokak kalmamıştı. Kandıra ve mücavir alanların yeni imar planlarını yaptık. Öğretmenevini ve askerlik şubesi hizmet binasını yaptık. İlk defa sıkıştırmalı çöp arabaları ve konteynırları alındı. Yine ilk defa sıfır km  3 adet iş makineleri alındı. İlk defa merdivenli itfaiye arabası alındı. Bunun gibi hatırlayamadığım birçok hizmeti Kandıra’ya kazandırdık. Bu anlattıklarım hemen aklıma gelen ve çok önemli olanlar. Daha birçok hizmetleri büyük yokluklar içinde yaptık. Tüm personele tekrar tekrar teşekkür ederim.

Belediye başkanlığı göreviniz bittikten sonra neler yaptınız?

Belediye başkanıyken hareketli bir yaşantım vardı. 10 yılın ardından akaryakıt işine geri dönüp sakin bir yaşantı sürmek bana göre değildi.1994-1996 arası Kocaeli Belediyeler Birliği Genel Sekreterliği yaptıktan sonra Sefa Sirmen bana İSU’nun Genel Müdürü olmamı teklif etti. Bende belediye başkanı iken emekli sandığına geçmediğim için bu atamanın kanunen mümkün olmadığını söyledim. Oda bana İZAYDAŞ’ın Genel Müdürlüğünü teklif etti. O zamanlar İZAYDAŞ kurulma aşamasındaydı. 9 seneye yakın İZAYDAŞ’ın genel müdürlüğünü yaptım. Burada gecen hizmet süremde yaşanan olayları ve anılarımı yazsam herhalde önemli bir olay olur. Hiçbir şey dışarıdan görüldüğü gibi değil. Ne zorluklar ve zor şartlarda orası kuruldu ve hizmete alındı. Emeği geçen tüm personeli minnet ve şükranla anıyorum. Karaosmanoğlu belediyeyi aldıktan sonra benimle çalışmaya devam etmek istediğini söyledi ancak siyasi etiğe uymayacağı için teklifini kabul etmedim. İki ay kadrosunu oluşturana kadar çalışmaya devam ettim. Daha sonra ayrıldım. Oradaki görevim bittikten sonra İzmit Caddesi üzerindeki petrolümüzün başına geçtim.

Ailenizden biraz bahseder misiniz?

Vasıf Güneş’in kızı Deniz Hanım’la 1978 yılında evlendim. Oğlum Arda ve kızım Banu iki sene Kandıra’da okudu, daha sonra İzmit’te eğitimlerine devam ettiler. Oğlum Arda liseyi İstanbul’da Işık Lisesi’nde, kızım Atafen’de okudu. Oğlum Üniversiteyi Viyana’da Endüstri Mühendisliğinde başladı, sonra bırakıp Yıldız Teknik Üniversitesi’nin Bilişim Tasarım Bölümü’nü  kazandı. Şu anda reklamcılık sektöründe çalışıyor ve sektörde epey başarılı. Kızımda Yeditepe Üniversitesi’nden İşletme mezunu. Şuan kariyer.net de çalışıyor. İstanbul’da yaşıyor. Oğlumu 2015’de evlendi. Henüz torunumuz yok. Torun bekliyoruz.

Belediye başkanlığı döneminde veya siyasi hayatınızda unutamadığınız bir anınız var mı?

Birçok önemli anılarım var ama Turgut Özal’la yaşadığım ve unutamadığım bir anımı paylaşmak istiyorum. Ben belediye başkanı olduğum dönemde benden 1 yıl önce ANAP hükümeti kurulmuştu. Marmara Bölgesi ve Boğazlar Belediyeler Birliği’nin toplantısına katılmıştık. Özal da katılmıştı. Toplantı sonrasında Özal’ın yanına gidip Kandıra yoğurdu verdim. Özal da “Kandıra’yı kaybettik ama yoğurdunu yiyelim” demişti. Hangi partiden olduğumu bile sormamıştı. Kandıra’yla yakından ilgilendiği belliydi. Yoğurdun tadına baktı ve çok beğendi.  1 sene sonra belediye başkanlarıyla yine Fransa’ya gitmiştik. Özal da oradaydı. Program çıkışında “Nerede o Kandıra belediye başkanı?” diye sordu. Bende hemen yanına gittim. Kandıra yoğurdunun tadını unutamadığını söyledi. Paris’te bile Kandıra yoğurdunu anmıştı. İlk yıllarda o partili bu partili ayrımı yapmayan bir adamdı. Son zamanlarında baskıları arttırdılar, eli kolu bağlı diye gündeme gelmişti.

KOLTUĞUMDAN UTANDIM

Bir önemli anım ise Demirel ile ilgili. Demirel Başbakan iken Kandıra’ya geldi ve meydanda konuşma yaptı. Birden program dışı belediyeye geleceği söylendi ve geldi. Bende kendisine koltuğumu gösterdim ve oturdu. Benim koltuğum eski olmasına rağmen tasarruf yapalım diye bir türlü yeni alıp değiştirememiştim ve kol altı süngerleri dışa taşmış sarı sarı gözüküyordu. Bana belki sitem eder diye utandım ama tek laf etmedi, çok takdir etmiştim ve tabi ki biraz utandım.

       

YORUMLAR

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Kandıranın Sesi, Haberin Doğru Adresi Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız
Yukarı ↑