AK Parti Kocaeli Milletvekili Adayı Şener İnce, 11’nci sırada yer almasına rağmen en çok çalışan vekil adaylarından biri. Memuriyet hayatı nedeniyle aktif siyasette rol oynamamasına rağmen AK Parti kuruluşundan bu yana parti için uzun uğraşlar veren ve emek harcayan bir isim. Kandıra programından zaman ayırarak gazetemize de uğramayı ihmal etmeyen İnce ile bizlerde keyifli bir söyleşi yaptık. Kendisine 1 Kasım seçimlerine dair önemli sorular sorduk ve oldukça samimi bir o kadar da çarpıcı cevaplar aldık. Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? 1993 yılında Refah Partisi Gençlik Kolları’nda aktif siyasete başladım. 1995 yılında memuriyet hayatına başlayınca ister istemez aktif siyasete ara verdim. O tarihten bu yana resmi üye olarak hiçbir partide yer almadım. Zaten yaptığımız görev icabı bu doğru olmazdı. 2002’de Ak Parti mücadelesine dışarıdan destek verdim ve partinin kuruluşundan bu yana hiç kopmadım. Aktif değildim ama her zaman içinde bulundum. 1 Kasım seçim kararı alındığında ben Medine’deydim. Bu seçimlerin diğer seçimlerden çok daha farklı olacağını, bir nefere ihtiyaç olduğunu, bizim de geçmişteki Refah Partisi’nden bu yana gelen siyaset yapma arzumuz bu seçimlerdeki hassasiyetle birleşince aday adayı olmaya karar verdim. Partimizde bize görev verdi. 11’nci sıradan milletvekili adayıyım. HİZMETE TALİBİM Sıralamadaki yerinizden memnun musunuz? Davanın sırası olmaz ben bunu savunuyorum. Biz bu davanın içinde yoğrularak buraya kadar geldik. Sıraya hiç takılmıyorum. Gök kubbenin altında hangi makamdasınız hangi sıradasınız diye sormayacaklar. Ne yaptığımızı soracaklar. Ülkemizin bekası adına bir nefer olarak karınca kararınca ne hizmet edebiliriz onun derdindeyiz. Makama değil hizmete talip olmak için geldik ve aynı kararlılıkla yola devam edeceğiz. Şahsi menfaatlerimizi değil ülkenin menfaatlerini düşünerek siyasetin içine girdim. Siyaset uzun soluklu bir yol. Bu yolda büyüklerimiz bizi nerede değerlendirmek isterse orada görev yapmaya devam edeceğiz. Bugüne kadar yapmış olduğunuz ziyaretlerde halkın AK Parti’ye karşı olan bakışını nasıl gözlemlediniz? Şu ana kadar ilçelerimizin yarısını gezdik ve vatandaştan hiçbir şikâyet duymadık. Sadece 7 Haziran seçimlerinde olması gereken emekli maaşları, asgari ücret konusuna değinmediğimiz için halkımız sitemliydi. Ancak 1 Kasım seçim beyannamesi ile halkımızın realist olan bu beyannameye inandığını gördük. Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmalarından partili veya partisiz herkesin memnun olduğunu gördük. AK Parti’nin genel politikalarından ve yerel hizmetlerinden vatandaşın bir şikâyeti yok. Sadece benim gözlemlediğim kaleleri fethetmişiz ama gönülleri fethedememişiz. İnsanlarımıza samimiyet ve sıcak dokunuşu biraz ihmal etmişiz. Bu seçimlerde Türkiye genelindeki adaylarımızla birlikte gerek teşkilatlarımıza gerekse seçmenimize sıcak dokunuşumuzu ihmal etmeyeceğiz. Halk hizmetlerden memnun mu? Öncelikle maalesef okumayan bir toplumuz. Geçmişimizi, tarihimizi, kültürümüzü, siyasi gelişmeleri, tarihi gelişmeleri iyi takip etmeyen bir toplumuz. Biz ne kadar Marmaray’ı, Kanal İstanbul’u, 3’ncü havalimanını, otoyolları, köprüleri, duble yolları, teröre 600 milyon dolar paramızın gittiğini anlatsak da, halkımız önce hizmetin kendisine dokunmasını istiyor. Örneğin köylerimizde vatandaşın samanlığının önündeki yolu yaparsan mutlu oluyor. Ülkedeki hizmetlere bakmıyor. Bu da doğal aslında. Yani vatandaşın bunu isteme hakkı var. Bu konuda özellikle gençlerimizin okuyarak öğrenmesini istiyoruz. Mevlana’nın da dediği gibi, parçaya âşık olan bütününden mahrum kalır. Halkımızın biraz daha büyük düşünmesini arzu ediyorum. GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE Önce devletin bekası olmalı. 7 Haziran’da AK Parti’nin asgari ücrete ve emekli maaşlarına dokunamamasının sebebi aslında önce binayı sağlamlaştıralım, sonra içimize dönelim düşüncesiydi. Bilinçli halkımız bunu takip ediyor. Yerli savunma sanayimiz, helikopterimiz, uçağımız, mermimiz, tüfeğimiz, istihbarat aracımız yapılıyor ve satılıyor. Yani Ak Parti’nin hedefi dünya konjonktüründe güçlü bir Türkiye oluşturmak sonra içimize dönmekti. Bu nedenle halkımızla aramızda bir kopukluk oluştu. Bu kopukluğu da 1 Kasım seçim beyannamesi ile giderdiğimizi düşünüyorum. AK Parti'nin Kandıra ile ilgili önemli projeleri var. Özellikle Gıda OSB Kandıra halkını çok umutlandırmıştı. Yaşanan süreci takip ediyor musunuz? Gıda OSB ile ilgili karar henüz netleşmedi. Bana göre Kandıra büyük bir şey kaybetti. Çünkü Kandıra için büyük bir istihdam alanı doğacaktı. Gençlerimizin köye dönüşleri artacaktı. İş olduktan sonra annelerin babaların yanına geri döneceklerdi. Emperyalist güçlerin bizim ailelerimizi geniş ailelerden küçük ailelere düşürme çabalarından sonra tekrar geniş ailelere geriye dönüş yaşanacaktı. Devletimizin bekası adına aile huzurumuzu tekrar tahsis edecektik. İnşallah bu sorun aşılır. Kandıra'ya yapılacak projeler çözülürse Ben Kandıra'nın gelecek süreçte Kocaeli'nin en önemli ilçesi olabileceğine inanıyorum. Hem turizmle hem de diğer yatırımlarla birlikte makûs kaderinin değişeceğini ümit ediyorum. Kandıra’daki işsizlik sorununun çözümü için AK Parti nasıl bir yol izleyecek? Eğitimli gençlerimizin ufkunu açmak, siyasette, bürokraside, ticarette aktif rol almalarını sağlamak için gençlere yönelik projelerimiz olacak. 1 Kasım seçim beyannamemizde de gençlerimize ayrı bir önem verildi. Öncelikle Kandıra'daki gençlerimizin asgari ücretle bir fabrikada çalışıp, işim olsun, eşim olsun düşüncesinden sıyrılması lazım. Hükümetimizin tarımdaki desteklemeleri ortada. Mazot, yem, gübre desteğinden sonra gübreden ve yemden KDV’yi kaldırıyoruz. Çiftçilik yapacak gençlerimize inşallah 30 bin lira karşılıksız hibe, yetmediyse 100 bin lira da faizsiz kredi imkânı sağlıyoruz. Ama maalesef Kandıra bölgesinde böyle girişimci bir genç yok. Proje geliştiren yok. Biz istiyoruz ki gençlerimiz projelerini sunsun, gerek belediye başkan gerek ilçe yönetimi gerekse biz siyasetçi olarak destekleyelim. HUZURLU BİR SABAHA UYANACAĞIZ Vatandaşın 1 Kasım’dan beklentisini nasıl gözlemlediniz? Gerek Kandıra'da gerekse başka yerde 7 Haziran’dan sonra ortaya çıkan tabloda insanların gerçekten huzurlu bir ortam istediklerini görüyoruz. Altını çizerek huzurlu bir ortam, sıcak bir yuva, rızkını kazandıracak kadar ticareti olsun mantığının oturduğunu görüyorum ki bu bence ülkemiz için çok iyi bir durum. Umarım siyasi partiler olarak da halk olarak da istikrarsızlıktan gerekli olan dersi almışızdır diye düşünüyorum. Farklı partilerdeki arkadaşlarımın da istikrar için 1 Kasım’da AK Parti’ye destek olacağını söylemesi bizi memnun ediyor. Esnafımızın de beklentisi yarın sabaha terörsüz, dövizin çok yukarılara çıkmadığı bir güne uyanmak. Bu da bizi ümitlendiriyor. Seçmenin 7 Haziran ile 1 Kasım arasında fikrinin değişeceğini söyleyebilir miyiz? 7 Haziran seçimlerinde kendi seçmenimizin oyunu kaybetmişiz, bunu gördük. Halkımız biraz kulağımızı çekmek istemiş ama boynumuzu fazla eğmiş. Bunun farkına varmışlar. Halkımız 13 yıldır istikrarlı bir hükümet ile doğru yolda olduğunu anladı bu süreçte. Ankara’da yaşanan terör olayını nasıl değerlendiriyorsunuz? Ankara’da yaşadığımız vahim olaydan dolayı üzgünüz. Terörün dini, dili ne olursa olsun, kimden gelirse gelsin kimseye fayda vermez. Terörün her türlüsüne şiddetle toplum olarak karşı olmalıyız. Olayın özellikle Ankara'da yaşanması ve dış güçlerin içerideki maşası olan Doğan Medya Grubu’nun başyazarının “Ortadoğu Ankara'ya geldi” gibi kışkırtıcı bir başlık atması, Türkiye'nin ne kadar büyük bir oyunun içerisinde olduğunu, ne kadar büyük bir tehlike beklediğini halkımızın görmesi lazım. Partimizin 2023’e koyduğu hedeflerden şaşırtmak için, istikrarlı bir iktidar istemeyen güçler için, oynanan oyunun farkına varılması lazım. Ankara'da vefat eden bütün halkımızın acısını paylaşıyoruz. Orada bulunanların devletin bekasına kastedecek insanlar olduğunu bilsek bile, onları tasvip etmesek bile bizim inancımızda da milli kimliğimizde de can candır, acı acıdır, acılarını paylaşıyoruz. DIŞ GÜÇLERİN OYUNUNUN BELGESİ Ancak şunu da manidar buluyoruz. Şimdi siz bütün barış sürecine rağmen, devletinin şefkat eli uzatmasına rağmen, AK Parti siyasi risk alarak çözüm sürecini başlatmasına rağmen, tüm imkânların açılmasına rağmen, siz sırtınızı demokrasiye dayayacağınız yerde sırtımızı PKK'ya dayıyoruz diye açıklama yapmanıza rağmen, o gün kalkıp Ankara'nın göbeğinde adına Barış Mitingi koyup burası kanlı meydan marşları atmak çok manidar değil mi? Kalkıp bu olayı AK Parti'ye mal etmek çok manidar değil mi? Şu anda iktidar olan AK Parti bu kadar aptal mı? Dolayısıyla HDP’den kimsenin orada olmaması işin tamamen dış güçlerin oyunu olduğunun bir belgesidir. Son olarak vermek istediğiniz mesajlar nelerdir? Devletimiz çok güçlüdür. Halkımız asla tedirgin olmasın. Allah'ın izniyle terörün ve dış güçlerin üstesinden gelebilecek güçteyiz. Sadece halkımızın bu seçimlerde gerçekleri görmesini temenni ediyoruz. Farklı partilerden de partimize dönüş yapan isimleri gördükçe oldukça ümitleniyorum. Dış güçler 1 Kasım’da seçim yaptırmamak için uğraşsa bile seçime sağduyulu bir şekilde gideceğiz. İnşallah 2 Kasım sabahına Türkiye güçlü bir iktidarla uyanacak. Biz devletin bekasına kast eden siyasi parti hariç diğer parti mensuplarını emanet de olsa partimize oy vermeye davet ediyoruz. Suriye’deki ortamı Türkiye'ye taşımaya çalışanlara halkımız 1 Kasım'da İstiklal mücadelesi ile en büyük dersi verecektir diye düşünüyorum.